Çukurambar Merkez Şubemiz
Farilya İş Merkezi No:8/31 Kat:8
Bizi Arayın
+90 312 284 12 28
Günümüz dijital çağında sosyal medya, bireylerin yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Instagram, Twitter, TikTok ve Facebook gibi platformlar, yalnızca iletişim kurma biçimlerimizi değil, aynı zamanda kendimizi algılayış şeklimizi de kökten değiştirmiştir. Ancak bu dönüşümün beraberinde getirdiği psikolojik etkiler, özellikle gençler ve ergenler başta olmak üzere birçok bireyin zihinsel sağlığını derinden etkilemektedir. Bu yazıda, sosyal medyanın zihinsel sağlığa etkileri bilimsel temellerle detaylı şekilde incelenecektir
Son yıllarda yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanım süresi ile depresif semptomlar arasında anlamlı bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Özellikle algoritmaların kullanıcıya sürekli olarak mükemmel hayatlar ve başarı hikâyeleri sunması, bireylerde kıyas yapma eğilimini artırmakta ve değersizlik duygusunu tetiklemektedir.
Araştırma Notu:
Twenge ve arkadaşlarının 2017 yılında gerçekleştirdiği çalışmada, günde 2 saatten fazla sosyal medya kullanan ergenlerin depresyon belirtileri gösterme oranı, 30 dakikadan az kullananlara göre %33 daha fazla bulunmuştur.
Sosyal medya üzerinden gelen sürekli bildirimler, bireylerde “kaçırma korkusu” (FOMO – Fear of Missing Out) oluşturmaktadır. Bu da kronik bir tetikte olma hali yaratmakta ve genel anksiyete düzeyini yükseltmektedir.
Bu durum, özellikle “story” ve “reel” gibi geçici içeriklerin yoğun kullanıldığı platformlarda daha sık gözlemlenmektedir. Kullanıcılarda oluşan “anlık erişim zorunluluğu”, gerçek yaşam aktivitelerinde bile sürekli ekran kontrol etme ihtiyacı doğurmakta, bu da bilişsel bölünmeye neden olmaktadır.
Sosyal medya platformları, görsel odaklı içerikleri nedeniyle bireylerde beden algısı bozukluklarına neden olabilmektedir. Filtreli fotoğraflar, estetik müdahaleler ve mükemmel vücut standartlarının sürekli öne çıkarılması, özellikle genç kadınlar üzerinde derin psikolojik etkiler bırakmaktadır.
Öne Çıkan Bulgular:
Yapılan bir çalışmada, Instagram’da moda ve güzellik temalı içerikleri sıklıkla tüketen genç kadınların %68’inin bedenlerinden memnun olmadığı ortaya konmuştur.
İronik bir biçimde, bağlantıda olma amacıyla kullanılan sosyal medya platformları, bireyleri daha yalnız hissettirebilmektedir. Sanal dünyada geçirilen uzun saatler, yüz yüze sosyal etkileşimi azaltmakta ve sosyal izolasyona zemin hazırlamaktadır.
Özellikle pandemi döneminde bu durum daha da belirginleşmiş, genç bireylerde yalnızlık hissi ve içe kapanıklık oranları önemli ölçüde artmıştır.
Sosyal medya, sürekli değişen içerikleriyle dikkat süresini kısaltmakta ve bilişsel performansı olumsuz etkilemektedir. Aynı anda birden fazla uyarana maruz kalma hali, beynin derinlemesine düşünme kapasitesini zayıflatmakta ve anlık odaklanma sorunlarına yol açmaktadır.
Nörobilimsel Bulgular:
Günde ortalama 100 kez sosyal medya uygulamalarını kontrol eden bireylerin, dikkat testlerinde %25 daha düşük performans sergilediği belirlenmiştir.
Özellikle genç kullanıcılar, sosyal medya üzerinden siber zorbalığa maruz kalabilmekte ve bu durum ciddi psikolojik travmalara neden olabilmektedir. Aşağılama, dışlama, alay etme gibi dijital şiddet unsurları; depresyon, intihar düşünceleri ve sosyal fobi gibi sorunları beraberinde getirmektedir.
Yatmadan önce sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, melatonin üretimini olumsuz etkileyerek uykuya dalma süresini uzatmakta ve uyku kalitesini düşürmektedir. Ayrıca ekran bağımlılığı, bireyde sabahları yorgun uyanma, sinirlilik ve dikkat sorunlarına neden olmaktadır.
Sosyal medya, doğru ve ölçülü kullanıldığında faydalı bir araç olabilir; ancak kontrolsüz ve yoğun kullanımı zihinsel sağlığı tehdit eden bir unsura dönüşebilir. Özellikle genç bireylerin bu konuda bilinçlendirilmesi, dijital detoks uygulamalarının desteklenmesi ve bireysel farkındalığın artırılması bu konuda atılacak en etkili adımlar arasında yer almaktadır.