Çukurambar Merkez Şubemiz
Farilya İş Merkezi No:8/31 Kat:8
Bizi Arayın
+90 312 284 12 28
Son yıllarda “iklim krizi kaygısı” ya da bilimsel adıyla eco-anxiety, özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşan bir psikolojik durum haline geldi. Küresel ısınma, doğal afetler, kuraklık ve çevresel yıkımlar bireylerde derin bir gelecek belirsizliği duygusu yaratıyor. Bu durum sürekli kaygı hali, çaresizlik ve kontrol kaybı ile kendini gösterebiliyor.
Buna bağlı kaygı, diğer anksiyete türlerine benzer semptomlar gösterebilir. En yaygın belirtiler şunlardır:
Bu belirtiler uzun süre devam ettiğinde, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.
İklim krizi kaygısının temelinde gelecek belirsizliği vardır. “On yıl sonra dünya nasıl bir yer olacak?” ya da “Çocuklarım sağlıklı bir çevrede yaşayabilecek mi?” gibi sorular, bireylerde derin kaygı yaratır. Özellikle ergenler ve genç yetişkinler, bu belirsizlik nedeniyle motivasyon kaybı ve umutsuzluk yaşayabilir.
İklim kaygısı tamamen yok edilemeyebilir; ancak doğru yöntemlerle yönetilebilir:
Haberlere aşırı maruz kalmak yerine güvenilir kaynaklardan sınırlı bilgi edinmek, kaygıyı kontrol altına almaya yardımcı olur.
Geri dönüşüm yapmak, enerji tasarrufu sağlamak, tek kullanımlık plastikleri azaltmak gibi bireysel katkılar, kişinin kontrol duygusunu güçlendirir.
İklim hareketleri ve gönüllü çevre organizasyonları, hem sosyal destek sağlar hem de ortak çabayla kaygıyı azaltır.
Kaygı, günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa bir psikolog veya psikolojik danışmandan destek almak oldukça faydalıdır.
İklim krizi kaygısını yönetmenin en önemli yolu, bireysel farkındalıkla birlikte toplumsal dayanışmayı artırmaktır. Çözümün bir parçası olduğunuzu bilmek, gelecek belirsizliğinin yarattığı yükü hafifletir.
Bu kaygı günümüzün en önemli psikolojik sorunlarından biridir. Ancak farkındalık, bireysel katkı ve profesyonel destekle bu kaygı yönetilebilir. Daha yaşanabilir bir gelecek için küçük adımlar bile büyük değişimlerin başlangıcı olabilir.